A b s suresinin sessiz çığlığı

A b s suresinin sessiz çığlığı

ABESE SURESİ’NİN SESSİZ ÇIĞLIĞI: ENGELLİLERİN HAKKI VE İNSANLIĞIN İMTİHANI

Tarih boyunca güçlülerin sesi çok çıktı, makam sahiplerinin sözleri değerli görüldü. Fakat hakikatin sesi, çoğu zaman en sessiz dudaklardan, en masum gönüllerden yükseldi. İşte Abese Suresi’nin iniş sebebi olan o olay, insanlığa kıyamete kadar ders verecek ilahi bir pusuladır.

Hz. Peygamber (s.a.v), Mekke’nin ileri gelen müşriklerinden biriyle konuşurken, iman iştiyakıyla yanına gelen âmâ sahabi Abdullah bin Ümmi Mektum, saf bir kalple “Beni bilgilendir” dedi. Efendimiz, tam da müşriğin gönlünü İslam’a ısındırmaya yaklaşmıştı. Ancak bu davetsiz giriş, sohbetin seyrini bozdu. Peygamberimiz, bir anlık rahatsızlıkla yüzünü ekşitti, sırtını döndü. Ve tam o anda, gökler insanlığa sarsıcı bir uyarı indirdi:

“Yanına o âmâ geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacak? Yahut öğüt alacak da öğüt ona fayda verecek? Kendini yeterli görene sen yöneliyorsun. Onun arınmamasından sana ne? Ama koşarak geleni, Allah’tan korkarak geleni sen ilgisiz bırakıyorsun!”

Bu ayetler sadece Peygamberimize değil, tüm insanlığa inmiştir. İlahi mesaj açıktır: Gerçek değer, güçte değil gönülde; makamda değil samimiyettedir. Allah, âmânın saf kalbini, müşriğin kibirli bakışından üstün tutmuştur.

Hz. Peygamber (s.a.v), bu uyarının ardından Abdullah bin Ümmi Mektum’u her gördüğünde büyük bir hürmetle karşılamış, “Ey Rabbimin sebebinle beni uyardığı değerli dostum!” diyerek gönlünü almıştır. Onu Medine’de iki kez vekil bırakmış, müezzinlik gibi şerefli bir görevle onurlandırmıştır. Bu, sadece bir sahabiye değer vermek değil; tüm engellilere kıyamete kadar örnek olacak bir mesajdır.

Abese Suresi, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun da en büyük delilidir. Eğer Kur’an, Peygamberimizin sözü olsaydı, onu uyaran ayetler saklanabilirdi. Oysa tek bir harf bile gizlenmedi. Bu, Kur’an’ın vahiy olduğunun açık nişanesidir.

Fakat bu sure bize başka bir şeyi daha haykırıyor: Engellinin hakkını, sözünü, onurunu görmezden gelen, aslında Allah’ın mesajını görmezden gelmiş olur. Çünkü bu ayetler, engellilerin toplumda değerli bir yerde olması gerektiğini bizzat Rabbimizin diliyle ilan etmektedir.

Bugün bizlere düşen, şu soruyu samimiyetle sormaktır:
Aramızdaki Abdullah bin Ümmi Mektum’ları görüyor muyuz? Onların sesini duyuyor muyuz? Yoksa hâlâ güçlülerin gölgesine mi sığınıyoruz?

Abese Suresi, bize şunu öğretiyor: Asıl imtihan, güç karşısında değil; sessiz kalpler karşısındadır. Bir toplum, engellinin sesini yükseltebildiği ölçüde insan olur. Onun gözyaşını silebildiği kadar adil olur. Onun yanında durabildiği kadar hakikate yaklaşır.

Ve unutmayalım: Allah katında değer ölçüsü ne gözlerin görmesi, ne kulakların işitmesi, ne ellerin tutmasıdır. Değer ölçüsü, kalbin samimiyetidir. İşte bu yüzden Abese Suresi, insanlığın vicdanına kazınmış ilahi bir ders, engellilerin hakkını koruyan ebedi bir manifestodur.

REHBER ENGELLİ HAK SAVUNUCUSU MİLLİ YÜZÜCÜ BAĞIMSIZ YAŞAM KOÇU KOORDİNATÖR YAZAR BİLGİSAYAR YAZILIMCISI ŞAİR SAKARYALI YUSUF DURDURMUŞ