Gerçek Sevgi, Görülmez… Hissedilir.
Aşk…
Bazen bir bakışta başlar derler.
Ama ya gözlerin görmediği bir dünyada, sevgi nerede başlar?
İşte tam da orada…
Kalpte, ruhta, dokunuşta, sözde…
Ve o karanlıkta parlayan içsel bir ışıkla başlar.
Çünkü görme engelli bireyler için sevgi; gözle değil, kalple kurulan bir bağdır.
Derin, duyarlı ve eşsiz…
Onlar Gözleriyle Değil, Kalpleriyle Görür
Görme engelli bireylerin yaşamları; sabırla, içgörüyle ve mücadeleyle örülüdür.
Ama en çok da sevgiyle…
Onlar, bir yüzü değil; bir sesi sever.
Bir bakışı değil; bir hissi tanır.
Aşkı bir bedenle değil, bir ruhla yaşar.
Bir sevgiye “gerçek” diyorsak,
O sevginin gözlerle değil, yürekle kurulduğunu bilmeliyiz.
İşte bu yüzden, görme engelli bir bireyin sevgisi, en hakiki, en derin olandır.
Dokunuşlarında Yalnızca Ten Değil, Kalp de Hisseder
Onlar için bir dokunuş, yalnızca fiziksel bir temas değildir.
O temasın içinde şefkat vardır, anlayış vardır, sorumluluk vardır.
Sevdiği kişiye dokunurken, sadece tenine değil, duygularına da temas eder.
Bu yüzden cinsel yakınlıkları; sabırlı, özenli, empatik ve doyurucudur.
Her temas bir “ben buradayım” mesajıdır.
Her sarılış bir güvence: “Seni görüyorum, çünkü hissediyorum.”
Aşkı, Sadece Yaşamak Değil, Taşımak da Bilmektir
Görme engelli birey, sevdiği kişiyi yormaz…
Aksine taşır, omuzlar, yanında olur.
Çünkü onlar bilir: Sevgide sadakat, ilişkide sorumluluk gerekir.
Onlar bilir ki bir ilişki, sadece haz değil; emek, anlayış ve fedakârlık ister.
Ve bu farkındalıkla severler.
Ağırbaşlı, derin, sorumlulukla…
Temizlikte, Bakımda, Duruşta: Kendine Saygı, Karşıya Değer
Toplumda zaman zaman dillendirilen önyargılar, onları tanımadan konuşur.
Ama oysa ki onlar, kokularla, düzene verdikleri özenle, hijyen konusunda gösterdikleri titizlikle kendilerine saygı duyarlar.
Bu saygı, partnerlerine de yansır.
Bir ilişkinin temel taşlarından biri olan “temizlik ve bakım” onlar için içselleşmiş bir yaşam biçimidir.
Empatiyle Örülmüş Bir Sevgi: Sadece Dinleyen Değil, Hisseden Olmak
Görme engelli bir birey, “dinle” deyince sadece kulağını değil, kalbini de açar.
Kelimenin altındaki duyguyu, sessizliğin içindeki çığlığı duyar.
İletişimleri derin, empatik ve gerçekçidir.
Cinsel ilişkilerinde de bu empati, partnerlerinin ihtiyaçlarını fark etmeyi ve onlara saygı göstermeyi beraberinde getirir.
Sevgiye zarar vermeyen, tam tersine büyüten bir iletişim kurarlar.
Ve En Zoru: Algı Duvarlarını Yıkmak
Toplum hâlâ hazır değil belki…
Bir engelli bireyin aşk yaşayabileceğini, ilişki kurabileceğini, tatmin edebileceğini kabullenemiyor çoğu zaman.
Ama işte gerçek:
Görme engelli bireyler sadece sevemez değil; çok daha derin severler.
Çünkü gözün görmediğini kalp görür.
O önyargılar, içtenliğin gücüyle erir gider.
SONUÇ: GÖZLER GÖRMEDİĞİNDE, YÜREK GÖRMEYE BAŞLAR
Görme engelli bireyleri tanıyın.
Sadece onların mücadelesine değil, sevgisine, şefkatine ve derinliğine de şahit olun.
Çünkü onlar birer ışık…
Karanlıkta gözleriyle değil, kalpleriyle parlayan…
Ve sevdiklerine sadece mutluluk değil, anlam da veren…
Unutmayın…
Bazı insanlar gözleriyle değil, kalpleriyle görür. Ve onlar en hakiki sevgilerdir.
SAKARYALI YUSUF DURDURMUŞ