KARANLIĞIN İÇİNDE YÜRÜYENLER: GÖRMEYEN GÖZLERİN IŞIKTAKİ YÜRÜYÜŞÜ
“Bir bastonla yürümeyi öğrettiysem,
bir bilgisayarı erişilebilir hâle getirip bir hayatı kolaylaştırdıysam,
birinin elinden tutup ‘Sen de varsın’ dediysem…
Vallahi bu dünyada benden daha zengin kimse yoktur.” BİR SABAH BAŞLIYOR HAYAT
Sokak lambaları hâlâ yanıyor,
ama Yusuf çoktan ayakta.
Elini uzatıyor; bastonuna dokunuyor.
Baston? O aslında bir anahtar.
Görmeyen bir göz için dünya, karanlık bir oda…
Ve o baston, odanın kapısını açan tek anahtar.
Yavaşça ayakkabılarını giyiyor.
Bugün sıradan bir gün değil.
Bugün bir çocuğa ilk defa baston tutmayı öğretecek.
Bugün bir bilgisayarı bir başka görme engelli bireyin hayatına erişim kapısı yapacak.
Bugün birinin yalnızlığına “yanındayım” diyecek.
Yani bugün;
bir hayat değişecek.
☕ KAFENİN KÖŞESİNDEKİ SANDALYE
Yusuf’un yolu bir kafeye düşüyor.
Garson kararsız:
— “Yanınıza biri gelecek mi?”
Yusuf gülümsüyor:
— “Geldim ya ben.”
Çay geliyor.
Masada bir çay, bir baston, bir yürek var.
Yan masadaki çocuk soruyor:
— “Anne, o abi neden öyle?”
Annesi başını çevirip “Şşş!” diyor.
Ama Yusuf sadece çay içmiyor orada.
Sessiz bir manifesto yazıyor:
“Ben burada sadece çay içmiyorum,
toplumun görünmez çizgilerini aşıyorum.”
💻 BİR BİLGİSAYARIN ARDINDA AÇILAN HAYATLAR
Bir başka odada, bir başka hayat…
Elinde Yusuf’un getirdiği bilgisayar olan bir genç,
ekrana dokunuyor.
Görmüyor, ama ekran konuşuyor.
Her tuş, bir kapı açıyor.
Matematik dersi… Tarih notları… Ve şiirler…
Bir mesaj geliyor Yusuf’a:
🗣️ “Abi, artık ders çalışabiliyorum. Hayatım değişti.”
İşte orada, Yusuf sessizce gözlerini kapatıyor.
Gözleri görmese de kalbiyle görüyor:
Bir insanı hayata dahil etmek…
Bir insanı yeniden inşa etmek gibi.
🚶♂️ YOLLARIN ALTINDAKİ ÖZGÜRLÜK
Baston kaldırıma değiyor.
Yusuf adım adım ilerliyor.
Yol değil sadece önündeki;
düşünceler, duvarlar, önyargılar…
Bir çocuk görme engelli olduğu için eve hapsedilmesin diye,
bir genç baston taşımaktan utanmasın diye,
bir yetişkin “ben de çalışabilirim” diyebilsin diye
yürüyor Yusuf.
Kaldırımların her çukuru, bir mücadele.
Kapanmayan rampalar, kırık döşemeler…
Ama Yusuf’un zihninde sadece şu cümle dönüyor:
🧭 “Bir gün bu yollar sadece kaldırımlar olmayacak;
her bastonun izinde bir insanın özgürlüğü yürüyecek.”
🌍 TOPLUMUN AYDINLANMADIĞI HER GÜN BİR GÖZ KAPALI
Görme engelliler olarak biz,
sadece hissederek yürümüyoruz.
Aynı zamanda sizi de görüyoruz.
Sokakta başını eğip geçenleri…
Kafasını çevirenleri…
Acıyı merhamet sananları…
Ama biz kırılmıyoruz.
Sitem etmiyoruz.
Çünkü Yusuf’un dilinden çıkan şu cümle bize yetiyor:
📣 “Toplum bana sırtını döndüğünde ben bastonumla yön buldum.”
🫶 ANNELERE, BABALARA, ÖĞRETMENLERE, TÜM İNSANLARA
Çocuğunuz engelli olabilir.
Ama unutmayın:
Bu bir son değil.
Bir başka başlangıç.
Ama o başlangıcın yönünü sizin bakışınız belirleyecek.
Ona saklanmayı öğretmeyin.
Ona utanmayı öğretmeyin.
Ona yaşamayı öğretin.
Bırakın yürüsün.
Düşerse tutun.
Ama asla zincirlemeyin.
Her baston bir bisiklettir.
Kiminin pedalı vardır, kiminin ucu.
Ama ikisi de hayatı taşır.
🕊️ YUSUF DURDURMUŞ’UN IŞIKLA ÖRÜLÜ VEDASI
“Ben kimseye mucize vaat etmedim.
Ama kapılar açtım.
Pencereler araladım.
Birini hayata dahil ettiğimde,
işte o an gerçekten insan olduğumu hissettim.”
Yusuf’un elleri sadece baston taşımıyor,
kalem tutuyor, klavye kullanıyor,
bir toplumun vicdanını şekillendiriyor.
Ve aslında hepimize diyor ki:
💬 “Engelli olmak bir eksiklik değil;
bir başka pencereden hayata bakmaktır.”
SAKARYALI YUSUF DURDURMUŞ