NANKÖRE SADAKAT, ŞEREFSİZE HAYSİYET ÖĞRETİLMEZ
Hayatın en acı gerçeklerinden biri şudur: İnsana ne kadar iyilik yaparsanız yapın, ne kadar yol gösterir, ne kadar el uzatırsanız uzatın; eğer vicdanı yoksa, eğer karakteri zayıfsa, eğer yüreğinde insanlık kırıntısı taşımıyorsa, ona sadakati de öğretemezsiniz, haysiyeti de…
Engelli de olsa, engelsiz de olsa; nankör, nankördür. Karaktersiz, karaktersizdir. İnsanlığın erdemlerinden nasibini almamış kişi, kendisini dünyanın merkezi sanır. Her şeyi kendi çıkarı için yapar, bencilliğini masumiyet gibi gösterir. Oysa hayat, yalnızca kendi etrafında dönen bir çember değildir. Hayat, paylaşmayı, vefayı, insanlığı bilene güzeldir.
Engelli olmak insana erdem katmaz; sağlam olmak da tek başına bir değer taşımaz. Değer dediğimiz şey, insanın içindedir. Kiminde yürek vardır, kiminde vicdan vardır, kiminde şeref vardır. Ama kiminde de sadece çıkar vardır, sadece nefis vardır, sadece hoyrat bir bencillik vardır. İşte o noktada, engelli ya da engelsiz olmanın hiçbir anlamı kalmaz. Çünkü mesele bedenin değil, ruhun engelli olup olmamasıdır.
Toplumda görüyoruz: Kimisi şükretmeyi bilmez, kimisi vefayı unutur, kimisi iyiliği kullanır. İnsanlığın esas terazisi, makamla, unvanla, ya da engelli olmakla ölçülmez. O terazi, vicdanla, sadakatle, şerefle ölçülür. Ve bu değerler öğretilmez, yaşanır. Kiminde vardır, kiminde hiç yoktur.
O yüzden uğraşmayın…
Nanköre sadakat, şerefsize haysiyet öğretilmez. Siz doğru bildiğiniz yolda yürümeye devam edin. İnsanlığın değerini bilenlerle yol alın, bilmeyenlere ise mesafe koyun. Çünkü hayat, vicdanını kaybedenlerle harcanamayacak kadar kıymetlidir.
REHBER KOORDİNATÖR ENGELLİ HAK SAVUNUCUSU BAĞIMSIZ YAŞAM KOÇU ŞAİR MİLLİ YÜZÜCÜ YAZAR BİLGİSAYAR YAZILIMCISI SAKARYALI YUSUF DURDURMUŞ
