OLMAZSA OLMAZ OLABİLMEK: GERÇEK DEĞERİN AYNASI
Hayatta insanın en büyük arzusu, bir başkasının kalbinde ve yaşamında vazgeçilmez bir yer edinebilmektir. Çünkü birinin gönlünde olmazsa olmaz olmak, gerçek varlığın, gerçek kabulün en saf halidir. Fakat günümüzde insanlar, çoğu zaman birbirlerini yalnızca çıkarları, işlevleri veya yüzeysel faydaları üzerinden değerlendirmektedir. Ne yazık ki pek çok kişi için insan, “olsa da olur, olmasa da” gibi değersiz bir bakış açısına indirgenmiştir.
Engelli bireyler için bu durum çok daha acımasızdır. Onların hayat mücadelesi, azimleri, sabırları çoğu zaman görmezden gelinir. Bir engelli bireyin hayata tutunma çabası, geceler boyu süren mücadelesi, başarmak için verdiği ter, toplumun gözünde çoğu zaman yok sayılır. Oysa ki onlar; iradenin, azmin, insan olmanın en derin anlamını yaşatırlar. Onları “olmazsa olmaz” kılan şey engelleri değil, insanlığa kattıkları vicdani uyanıştır.
Engelsiz bireyler için de durum farklı değildir. Modern çağın hızlı, gösterişli ama aynı zamanda boş dünyasında insanlar birbirini kalpten değil, etiketlerden, mevkiilerden, çıkar hesaplarından değerlendirir hale gelmiştir. Bir gün yanında olup ertesi gün yokmuşsun gibi davranan dostluklar, değerli görünen ama aslında hiçbir kökü olmayan ilişkiler… İşte bu tablo, insanın içini kemiren en büyük çürümedir.
Gerçek kabul görmek, şöhretle, makamla, zenginlikle değil; bir insanın kalbine dokunabilmekle, vicdanlarda iz bırakabilmekle ölçülür. Engelli bir çocuğun elinden tutup yol göstermenin, yaşlı bir insanın duasını almanın, yorgun bir annenin gözlerinde bir tebessüm bırakmanın değeri, dünyadaki hiçbir makamla kıyaslanamaz. İşte insanın gerçek olmazsa olmazı budur: kalplerde, dualarda, vicdanlarda iz bırakmak.
Vicdanlarımıza soralım: Bugün yanımızdaki insanlar bizi çıkarlarımız için mi seviyor, yoksa gerçekten biz olduğumuz için mi? Eğer birinin gözünde olmazsa olmaz değilseniz, asla kimsenin olsa da olur, olmasa da oluru olmayın. Çünkü bu, insan onuruna vurulacak en ağır zincirdir. İnsan, kendisini hiçbir koşulda değersizliğe mahkûm etmemeli, kendi varlığının kıymetini kendi yüreğinde bulmalıdır.
Hayat, geçici sahnelerin oyunu değil, vicdanlarda yankılanan bir hakikattir. Gerçek benliğimize dönebilmek için, birbirimizi çıkarlarımızla değil insanlığımızla, engelimizle değil emeğimizle, makamımızla değil vicdanımızla sevelim. Ancak o zaman hem engelli hem engelsiz bireyler, insanlık onurunun gerçek zirvesinde buluşabilir.
REHBER KOORDİNATÖR BAĞIMSIZ YAŞAM KOÇU ENGELLİ HAK SAVUNUCUSU MİLLİ YÜZÜCÜ ŞAİR YAZAR BİLGİSAYAR YAZILIMCISI SAKARYALI YUSUF DURDURMUŞ
