Bakım Yasası: Bir Milletin Vicdanına Düşen En Ağır Sorumluluk Bir ülkenin büyüklüğü, binalarının yüksekliğiyle, yollarının uzunluğuyla değil; en zayıfını ne kadar koruduğuyla ölçülür.
Bugün Türkiye’nin dört bir yanında binlerce anne, her gece aynı soruyla uykuya dalıyor: “Ben ölürsem engelli çocuğuma kim bakacak?” Bu cümle, bir annenin feryadı olmanın ötesinde, bir toplumun vicdanına yöneltilmiş en derin çağrıdır. Yalnız Kalanların Sessiz Hikâyesi Bir düşünün…
Yıllardır yatağında konuşamayan, yürüyemeyen, yalnızca annesinin sesine gülümseyen bir çocuk var.
O annenin elleri hem hemşire, hem öğretmen, hem umut.
Ama o anne bir gün hastalanıyor. Kalbinde tek bir korku var: “Benden sonra ne olacak?”
İşte Bakım Yasası , tam da bu soruya verilecek cevaptır.
Bu yasa, o annenin yastığa başını huzurla koyabilmesi için, o çocuğun annesiz kaldığında da insanca yaşayabilmesi için gereklidir. Bir Sosyal Güvence Değil, Bir İnsanlık Yasası Bakım Yasası, yalnızca bir sosyal politika değil, insan onurunu koruyan bir yaşam güvencesidir. Bugün engelli bireylerin büyük bir bölümü, ailelerinin omuzlarında hayata tutunuyor.
Birçoğu, “devletim var ama bana kim bakacak?” sorusuna yanıt bulamıyor.
Yaşlı bir anne, yıllardır yatalak oğluna bakan bir baba, ömrünü evladına adayan bir kardeş… Hepsi aynı korkuyu taşıyor: “Ben olmazsam ne olur?” Bu soru, sadece bir ailenin değil, bir ülkenin geleceğini ilgilendirir. Çünkü bir toplum, en korunmasızını yalnız bıraktığı anda çürümeye başlar.
Bakım Yasası, işte bu çürümeyi önleyecek en güçlü ahlaki teminattır. Dünyadan Örnekler, Bizim İçin Dersler Bugün Almanya’da bir engelli birey, devletin bakım sigortası sayesinde yaşamının her anında destekleniyor.
Japonya’da yaşlısına bakan her aileye ekonomik, psikolojik ve sosyal destek sağlanıyor.
Hollanda’da bir birey, bakım güvencesiyle hem ailesinin yükünü hafifletiyor hem de bağımsız yaşamını sürdürebiliyor.
Peki bizde?
Bir anne, çocuğunu bakım evine vermeye mecbur kaldığında günlerce ağlıyor, çünkü biliyor ki orada sevgi değil, sistem var.
Bir baba, emekli maaşının tamamını çocuğuna harcıyor, ama kendi ilaçlarını alamıyor.
Bir kardeş, üniversite hayalini erteliyor, çünkü evde engelli bir ablası var.
Bu hikâyeler, istatistik değil; bu ülkenin sessiz çığlığıdır. Bugünün Gerçeği, Yarının Sınavı Türkiye, sosyal devlet olma yolunda büyük mesafeler kat etti.
Ama 21. yüzyılda artık hiçbir engelli, hiçbir yaşlı, hiçbir bakıma muhtaç birey “sistemin boşluğuna” düşmemelidir.
Ekonomik kriz, işsizlik, geçim sıkıntısı gibi sorunlar elbette önemli, ama bir insanın yaşam hakkı, hiçbir ekonomik bahaneye sığmaz. Bakım Yasası, bu ülkenin vicdan terazisinde adaleti yeniden kuracak bir dönüm noktasıdır.
Devletin “Seni unutmuyorum” demesinin yasal ifadesidir.
Her engellinin, her yaşlının, her kimsesizin “Ben de bu ülkenin eşit vatandaşıyım” diyebilmesinin garantisidir. Artık Vakit Geldi Bugün bu yasa sadece bir ihtiyaç değil, bir borçtur. Annelerin gözyaşına, babaların sessizliğine, çocukların yarım kalan gülüşlerine ödenmesi gereken bir borç.
Artık kimse “Ben ölürsem engellime kim bakacak?” dememeli.
Artık hiçbir evde çaresizlik sessizliği yankılanmamalı. Bakım Yasası , bir siyasi vaat değil, bir vicdan sözüdür.
Bu söz tutulmadıkça hiçbir kalkınma, hiçbir büyüme, hiçbir reform tam değildir.  Engelli Hak Savunucusu – Koordinatör – Bağımsız Yaşam Koçu – Rehber – Milli Yüzücü – Şair – Bilgisayar Yazılımcısı
SAKARYALI YUSUF DURDURMUŞ